Acente

TTK’nın 102. maddesinde, acente “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimse” olarak tanımlanmaktadır. Acentelerin, müvekkil hesabına aracılık ettiği ya da akdettiği sözleşmelerdeki hükümlerin, özellikle acenteye getirilen sınırlamaların rekabet kuralları çerçevesinde değerlendirilmesinde esas alınan husus, acentenin, müvekkili tarafından atandığı faaliyetlerle ilgili olarak ticari veya mali bir risk alıp almadığıdır. Şayet, acente müvekkili adına yapmış olduğu ya da aracılık ettiği sözleşmeden dolayı herhangi bir mali veya ticari risk almamışsa, acente ile müvekkil arasındaki ilişki, genel olarak rekabet kurallarının, özel olarak ise RKHK’nın 4. maddesinin kapsamı dışında kalmakta olup, acentenin alış veya satış faaliyeti müvekkilin faaliyetlerinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Söz konusu risk, pazardaki ekonomik koşullar da dikkate alınarak, her bir olayın kendine özgü şartları çerçevesinde belirlenebilmektedir.

Bununla birlikte, özellikle, birkaç müvekkilin aynı acenteyi kullanmaları ve acente aracılığı ile önemli bilgileri birbirlerine aktarmaları gibi durumlarda, acentenin bahse konu risklere ve maliyetlere katlanmıyor olmasına rağmen, müvekkillerle acente arasındaki ilişki rekabet hukuku kurallarına tabi olabilmektedir. (Bkz. Dikey Anlaşmalar Kılavuzu, “1.5. Acentelik Sözleşmeleri”)